Çalışkan karınca yeni biçilmiş buğday tarlasında dökülen
buğday tanelerini yuvasına taşıyordu. Yaz güneşi tüm sıcaklığıyla etrafı
kavuruyordu. Sırtında bir buğday tanesiyle yuvasına doğru yol alan çalışkan karınca
kan ter içinde kalmıştı. Bir an soluklanmak, biraz dinlenmek istedi. Durdu ve
sırtındaki buğday tanesini yere bıraktı.
Kışlık yiyeceğini çoktan hazırlamış ambarını doldurmuştu. Yinede
bıkmadan usanmadan yiyecek bir şeyler arıyor ve bu arayışından haz alıyordu. Onun
için hayat çalışmak demekti. Kış gelecek ailesiyle birlikte yuvasında bütün
kışın bitmesini bekleyecekti.
Bir süre dinlendikten sonra bıraktığı buğdayı sırtına aldı
yoluna devam etti. Yürürken ayağı küçük
bir toprak parçasına takıldı ve bir delikten aşağıya yuvarlanmaya başladı. Bir
süre yuvarlandıktan sonra toprak zemine düştü. Kendine geldiğinde etrafa
bakındı. Bir fare yuvasındaydı. Yuvada 3 yavru fare bir anne fare vardı. Durmuşlar
karıncayı izliyorlardı.
'Ben.. ben ..' diye kekeledi karınca.
'Sen yukardan düştün.' dedi yavru fare.
'Evet ayağım kaydı ve düştüm. Benim çıkmam gerek. Yuvama gitmem gerek.'
'Merak etme seni biz dışarı çıkarırız .' dedi ve devam etti anne fare.
'Gel sırtıma tırman, çocuklar sizde peşimden gelin.'
Karınca tırmandı anne farenin sırtına anne fare önde yavru
fareler arkada delikten yürümeye başladılar.
'Bizim babamızda senin gibi kayboldu. Onu çok özledik. Annem
yakında geleceğini söylüyor.' dedi yavru fare. Ardından anne fare devam etti.
' Arkadaşlarıyla beraber yiyecek bir şeyler aramaya çıkmışlardı.
İri göz saldırmış onu ve iki arkadaşını yakalamış yuvasına götürmüş diğer
fareler kaçmayı başarmış.' dedi.
' İri göz kim?' diye sordu karınca.
'İri göz bu civarda yaşayan büyük yılan. Yılanların en
korkuncu. Sen onun yuvasını biliyor musun? Eğer babamız onun yuvasındaysa onu
kurtarmaya gidebiliriz. '
'Ben iri gözü tanımıyorum yuvasını da bilmiyorum ama bulabilirim.'
dedi karınca.Durumlarına çok üzülmüştü. Kendiside babasız bir çocukluk
yaşamıştı. Aklına bir fikir gelmişti. Arkadaşlarından biri İri gözü duymuş ve yuvasını
biliyor olabilirdi. Delikten çıktılar vedalaştılar. karınca tekrar geleceğini, babalarını
bulmakta yardımcı olacağını söyledi ve uzaklaştı.
Yuvasına geldiğinde tüm arkadaşlarını topladı ve başından
geçen olayı anlattı. Arkadaşlarından yardım istedi. Kalabalık karınca ordusunun
içinden sarı karınca ona doğru yaklaştı.
' Ben biliyorum.' dedi. Aralarında plan yaptılar. Tanıdıkları tüm
karıncaları çağıracaklar ve hep birlikte yılanın yuvasına girip fareleri
kaçıracaklardı. Civardaki tüm karıncalara haber saldılar. Gün batımına doğru
bütün karıncalar toplanmış çalışkan karınca ve sarı karınca önde iri gözün
yuvasına doğru yol almaya başladılar.
İri gözün yuvasının önüne geldiler sarı karınca:
'İşte burası .' dedi.
Delikten içeriye sessizce girmeye başladılar. Yürüdüler ve
en dibe geldiler. İçeride İri göz ve 4 yavrusu vardı. Gözleri kapalı
birbirlerine sokulmuşlardı. Yılanlar karıncaları fark etmeden Çalışkan karınca
fareleri gördü. bir kafesin içinde korku içinde duruyorlardı. Çalışkan karınca
ve Sarı karınca usulca farelerin olduğu kafesin içine girdiler ve sessizce olanları
anlattılar.
Birkaç karınca sessizce kafesi kaldıracak, farelerde oradan
kaçacaklardı. Sarı karınca birkaç güçlü karınca getirmek için deliğin ağzına
gitti. En güçlü karıncalarla beraber geri döndü. Hep birlikte kafesi kaldırmaya
çalıştılar. Kafes kalkmış baba fare çıkmış diğer farelerin çıkması için kafesi
kaldırmaya devam ediyorlardı. Tam o sırada İri göz gözlerini açtı ve onları
fark etti.Arkalarından dolandı bir çember oluşturdu. Fareler ve karıncalar İri gözün oluşturduğu çemberin içinde kalmışlardı.
İri göz: 'Ne yapıyorsunuz siz?' dedi. 'Onlar yavrularımın ve benim yiyeceklerimiz. Demek onları kaçırmaya çalışıyorsunuz.' dedi.
Çalışkan karınca:
'Dur! Onlarında senin gibi küçük yavruları var. Evde babalarını bekliyorlar.Onlarında senin gibi yavrularının yanında olmaları gerek, onlara yiyecek bulmaları gerek.' dedi.
'İyide bundan bana ne ? Ben sadece kendi yavrularımı düşünürüm.' dedi. Yavrularına döndü baktı. Yavrularından biri:' Anne bırak gitsinler. Onlarında bizim gibi küçük yavruları varmış. Bizim sana ihtiyacımız olduğu kadar onlarında babalarına ihtiyacı var. Sen onları bırakmasan biz bırakırız.' dedi.
İri göz yavrularına baktı ve onların yanına gitti.
' Haydi çıkın gidin. Yavrularının söyledikleri çok etkilemişti İri gözü. Bugüne kadar yaptığı her şeyden pişman oldu. Farelerden özür diledi. Fareler ve karıncalar İri gözün yuvasından çıktılar. Hep birlikte farelerin yuvasına gittiler. Yavru fareler babalarını görünce mutluluktan koşuşturmaya başladılar.
Fareler karıncalara teşekkür ettiler ve tekrar görüşmek üzere vedalaştılar.
Karıncanın yem toplarken başına gelen kaza sonucunda fare ailesini tanıdı. Onlara büyük bir iyilik yaptı. Yaptığı iyilik sonucunda hem kendi hem fare ailesi mutlu oldu. İri göz ve yavruları birbirlerine daha çok bağlandı. İyilik yapmanın en güzel faydası mutlu olmaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder