Yemyeşil ağaçlarla renkli çiçeklerle dolu bir kasaba vardı.
Kasabada güzel bir evde sarışın mavi gözlü küçük bir kız yaşıyordu. Bir ailenin
tek çocuğuydu. Bu yüzden olsa gerek hiç
bir eşyasını , oyuncağını arkadaşlarıyla paylaşmak istemezdi. Giydiği elbise
hiç kimsede olmasın isterdi.
Aynı kasabada küçük bir evde yaşayan bir başka kız çocuğu
daha vardı. Simsiyah saçları, kapkara gözleri vardı. En sevdiği kırmızı
elbisesini üstünden çıkarmak istemezdi. Ablası saçlarını ortadan ikiye ayırır
kulak şeklinde bağlardı. Yüzünden gülücük eksik olmaz, herkese selam verir,
dedesinin aldığı elmalı şekerleri tüm arkadaşlarına dağıtırdı. 5 kardeşin
ortancasıydı. Kendinden büyük bir abisi ve bir ablası vardı. Kendinden küçük
iki erkek kardeşi vardı. Herkes ona
Cimcime diyordu. Cimcime yine üstüne kırmızı elbiseyi giymiş çayırlara
kuşları izlemeye gitmişti. Her yer yeşil ağaçlarla çevrili, renkli, güzel
kokulu çiçeklerle doluydu. Koştu, koştu bir elma ağacı gördü. Elma ağacına
doğru koşmaya devam etti. Ağacın altına geldi etrafına baktı. Uzakta büyük bir
ev görünüyordu ama etrafta hiç kimse yoktu. Elmalar çok güzel görünüyordu. Canı
çekti ve ağaca tırmanmaya başladı. Ağaca tırmandı bir dala oturdu. Gördüğü kıpkırmızı
elmayı aldı ve ısırdı. Elması bitince beş tane elma daha kopardı ve cebine
koydu. Ağaçtan aşağıya indi hoplaya zıplaya şarkılar söyleyerek yürümeye devam
etti. Uzaktan bir kız sesi:
'hey' diye seslendi.
' onlar bizim bahçemizin elmaları. elma almak için izin aldın mı?' dedi sarışın
bir kız çocuğu.
Cimcime:
' Hayır izin almadım. Sizin olduğunu bilmiyordum özür
dilerim. Bunları kardeşlerim için aldım izin verirsen bunları kardeşlerime
götürebilir miyim?' diye sordu.
' Hayır götüremezsin. Bu elmalar benim. Onları sadece ben
yiyebilirim.' dedi ve elmaları istedi. Cimcime cebinden çıkardığı kırmızı
elmaları sarışın kıza uzattı.
'Bir daha buraya gelip elmalarımdan alma.' dedi sarışın kız.
Cimcime yüzünde tatlı bir gülümsemeyle ' peki' dedi ve
arkasını dönüp şarkılar söyleyerek eve doğru yürümeye devam etti. Eve geldiğinde başından geçen olayı annesine
anlattı. Annesi ona izinsiz hiç kimsenin bahçesine girmemesini, hiç kimsenin
meyvesini yememesini tembih etti.
Günler aylar geçti.
Cimcime okula başladı. Okulda gördüğü sarışın kızı hatırladı. O kız elma
ağacının sahibi olan kızdı.
Bir gün okul çıkışında bir çığlık duyuldu. Bir köpek sarışın
kızı kovalıyordu. Aslında köpek sadece oyun oynamak istiyordu fakat kız köpekten
çok korkmuş ve kaçıyordu. Cimcime olan bitenin farkına varmıştı. Sarışın kız
önde, köpek arkada koşuyorlardı. Kız korkudan çığlık atıyor, yardım istiyordu.
Birden ayağı bir taşa takıldı. Islak ve çamurlu olan yolda düştü. Köpek oldukça
yakınlaşmıştı. Bir ıslık duydu. Islığı çalan siyah saçlı, kara gözlü bir kızdı.
Köpek o kıza döndü ve ona doğru koşmaya başladı. Cimcime köpeğin başını okşadı,
sarıldı ve cebinden çıkardığı bisküvileri verdi. Sonra Cimcime sarışın kızın
yanına geldi. Elinden tuttu ve kaldırdı. Elleri, yüzü kıyafeti tamamen çamur olmuştu. Cimcime evinin çok
yakın olduğunu orada elini ve yüzünü yıkayabileceğini söyledi. İki kız
birbirlerini tanımışlardı. Sarışın kız kabul etti ve birlikte ve doğru yürümeye
başladılar. Eve vardıklarında sarışın kız elini ve yüzünü yıkadı. Kıyafetleri
tamamen ıslanmıştı. Cimcime sarışın kıza üzüldü. Annesinin yeni yıkadığı en
sevdiği kırmızı elbisesini dolaptan aldı ve sarışın kıza uzattı. Bunu
giyebileceğini ıslak kıyafetlerle giderse hasta olabileceğini söyledi.
Sarışın kız kabul etti ve Cimcime'nin kırmızı elbisesini
giydi. Cimcime'nin annesi sarışın kızın ıslak kıyafetlerini paketledi ve verdi.
Cimcime sarışın kıza evine kadar eşlik etti. Sarışın kızı Cimcime'ye teşekkür
etti. Sarışın kız elmalarını
paylaşmadığına pişman oldu. Hafta sonu oyun oynamak ve elma yemek için
cimcimeyi evine davet etti. O günden sonra çok iyi arkadaş oldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder